Diğer
Attacks of the YPG in Afrin towards Turkey
Attacks of the YPG in Afrin towards Turkey 10 September 2015: Shots fired from Afrin to Turkey’s Hatay border guards, 1 soldier (Gökhan Çakır) killed.  8 September 2016: YPG members from Afrin attacked to TSK’s Erol Çavuş Border Station with huge numbers. 20 October 2016: YPG members from Afrin attacked with mortars to Turkey’s Hatay, Güntepe Border Station. 5 mortar rounds fell to seperate areas in Hatay. 22 March 2017: YPG members from Afrin attacked with sniper rifles to Hatay’s Bükülmez Border Station.A Turkish border guard Hüseyin Koroç, killed. 25 April 2017: YPG terrorists from Afrin attacked to Hatay’s Gökhan Border Station with mortars.The Borders Station was damaged. 26 April 2017: YPG members attacked with ATGM to a Turkish armoured vehicle that is waiting in Turkey’s Afrin Border station. Luckily no soldiers was in the vehicle. 28 November 2017: YPG members from Afrin, attacked to Saatli Border Station with machine guns.1 soldier was wounded.
Airstrike of the international coalition in syria within 2017
Airstrike of the international coalition in syria within 2017 According to datas provided by Centcom; the US-led international Coalition conducted 8,050 airsteikes in Syria. A concentration of the international Coalition on Raqqa is visible. After the US-supported operation of the YPG, Raqqa got massively destroyed. Raqqa sustained from 5,478 airstrikes in 2017. Additionally, DeirEzzor with 993 airstrikes, Abu Kamal with 705 airstrikes, Tabqah with 393 airstrikes and, Shadadi with 210 airstrikes were among the primary target od the international Coalition. On the other side, the international Coalition supported Syrian rebels and Turkish Armed Forces against ISIS with 56 airstrikes in Al-Bab in 2017 while supporting the Assad regime and allied militias against ISIS with 80 airstrikes in Palmyra in 2017.
Rakka sonrası DAEŞ bitti mi? [03.11.2017] Ömer Özkizilcik  
Suriye Gündemi ekibinden Ömer Özkizilcik’in 3 Kasım 2017 tarihinde Al Jazeera Balkanlar’a yaptığı konuşma.
YPG Öncülüğündeki Rakka Operasyonunun Ağır Bilançosu
6 Haziran 2017 Tarihinde YPG öncülüğünde ve ABD desteği ile başlayan Rakka Operasyonu 133 gün sonra 17 Ekim 2017 Tarihinde son buldu. Rakka’da kalan son DAEŞ militanları YPG ile yapılan anlaşma gereğince bilinmeyen bir yere tahliye edildi…
Fırat Kalkan Harekatı Alanında Askeri Grupların Birleşmesi
Haber – Analiz / Suriye Gündemi Kuzey Halep’te Fırat Kalkan Harekâtı alanında etkinlik gösteren askeri gruplar bir araya geldikleri açıklanmıştı. Üç ana askeri blokta bulunan 26 irili ufaklı grup tek bir askeri komuta altında toplanmıştır. Suriye Özgür Ordusu, Huvvar Kilis Operasyon Odası adı altında yayımlanan bildiride, muhalif askeri gruplar tek bir komuta ve askeri konseyi altında toplanacağını ifade edilmiştir. Askeri Konseyinin Başkanı Fehim İsa, Başkan Yardımcısı olarak ise İbrahim Hadi Neccar ve Askeri Komutanı olarak Üsteğmen Vael Musa olacağı söz edilmiştir. Askeri Konseyinin başkanı olarak atanan Fehim İsa daha önce Sultan Murat Tugayı komutanlığı yürütmüştür. Kuzey Halep’te varlık gösteren askeri gruplar daha önce üç ana askeri blok altında toplanmışlardı, Sultan Murat Bloğu, Nasır Bloğu ve Milli Ordu Bloğu altında toplanan gruplar ise şöyle idi; Sultan Murat Bloğu; Sultan Murat Fırkası, Hamza Fırkası, Süleyman Şah Fırkası, Sultan Osman Fırkası, 9. Fırka, Sukur’uş Şam Tugayı, Mu’tasem Tugayı, 23. Fırka, Sukur’uş Şamal, Liva eş-Şam, Liva El-Mağavir, Sevvar El-Cazire, Ceyş’ül Ehfad, ve bölgede bulunan Ahrar’uş Şam ve Ceyş’ul İslam grubu. Nasır Bloğu; Safwa Fırkası, Ahrar’üş Şarkiyye, El-Fawj El-Ewwal, Asalet ve Tanmiye Cephesi. Milli Ordu Bloğu; Samarkend Tugayı, Müntaserbillah Tugayı, Muhammed El-Fatih, Vakkas ve Üçüncü Tugayı. Atanan bu adım, Suriye muhalif askeri grupları tek bir çata altında toplanma çabasının bir parçası olduğu yorumlanmıştır. Nitekim Suriye Muhalif Geçici Hükümeti ve askeri gruplar 4 Eylül 2017 tarihinde, Savunma Bakanlığı ve bakanlık altında milli ordu kurma kararı almıştır.
Muhaliflerin Hava Saldırılarına Yanıtı: Bombalı Araçlar ve Dronelar
Analiz-Haber / Suriye Gündemi Rejimin ve Rusyanın kullandığı hava saldırılarına karşı Suriyeli muhaliflerin bombalı araç saldırılarıyla yanıt vermeye çalışmaktadırlar. Bunun yanı sıra muhalifler zaman zaman drone saldırıları da gerçekleştirmektedir. Esasında bombalı araç saldırıları Suriye’de en çok DAİŞ tarafından kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra YPG’nin de bombalı araç saldırıları gerçekleştirdiği olmuştur. Muhaliflerin arasında ise bombalı araç saldırılarını Şam’ın Fetih Cephesi, Türkistan İslam Cemaati, Cund ul-Aksa (artık SFC’ye bağlı), Ahrar uş Şam, Ceys ul-İslam gibi gruplar kullanmaktadır. Bir araç’ın içerisine yerleştirilen yoğun miktardaki patlayıcılar, düşman unsurların arasına vardığında patlatılmaktadır. Patlama’nın etkisi hava saldırılarına benzer bir düzeydedir. Bombalı araç saldırılarının hedefe varmadan önce vurulup patlamasını önlemek için genellikle zırhlı araçlar kullanılmaktadır. Tank ve zırhlı araçların yanı sıra diğer araçlara da zırhlar monte edilmektedir. Fakat istisnai durumda olsa da zırhsız araçlarında kullanıldığı görülmektedir. Genellikle zırhlı araçların zırhına ilaveten ekstra zırhlar monte edilmektedir. Ve özellikle ön cephelerine monte edilen demir ağlarla gelen füzeleri araç’a temas etmeden patlamasını sağlamaktadır. Bombalı araçları durdurmak çok zor olsa da açık alanda YPG ve ÖSO birleşenleri DAİŞ’e karşı bu yönde etkili metotlar geliştirebilmişlerdir. Bununla beraber hedefe varmadan önce hava saldırısı ile patlatılan bombalı araçlarda olmuştur. Bombalı araçların ezici coğunluğu istişhad – intihar eylemidir. Araçları düşman unsurların arasına süren savaşçılar hedeflerine vardıklarında kendileri ile beraber araç’ı patlatmaktadırlar. Ender olarak rastlansa da sürücünün araçtan atladıktan sonra aracın uzaktan kumanda ile patlatıldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra Ahrar uş-Şam ve Ceys ul-İslam’ın kullandıkları bombalı araçlar uzaktan kumanda ile sürücüsüz kullanılan araçlardır. Rejim’in ve Rusya’nın hava saldırılarına karşı Suriyeli muhaliflerin kullandıkları bombalı araç saldırıların yanı sıra ayrıca kullandıkları drone saldırıları da bulunmaktadır. Son zamanlarda artan drone videolarıyla beraber ayrıca bu dronlara monte edilen küçük bombalar ile rejim yanlısı milislere karşı ufak hava saldırıları gerçekleştirilmektedir. Bu hava saldırıların fiziki etkileri çok büyük olmasa da psikolojik etkisi büyüktür. Normalde havadan saldırı beklemeyen rejim yanlısı milisler için önemli bir değişikliktir. Bu drone saldırılarına karşı rejim yanlısı milislerin yüksek binaların arasına ağlar kurduğu ve yine rejim unsurlarının cephe hatlarına monte ettiği jammerlarla (sinyal bozucu)  drone saldırılarını etkisizleştirmeye çalıştığı görülmektedir.. Muhalifler tarafından kullanılan drone saldırıları genellikle gizli tutulmaya çalışılmaktadır fakat Cund ul-Aksa’nın yayınladığı drone saldırısı videosu bulunmaktadır: https://youtu.be/wzQpovp8zJc
Muhaliflerin Hava Saldırılarına Yanıtı: Bombalı Araçlar ve Dronelar
Analiz-Haber / Suriye Gündemi Rejimin ve Rusyanın kullandığı hava saldırılarına karşı Suriyeli muhaliflerin bombalı araç saldırılarıyla yanıt vermeye çalışmaktadırlar. Bunun yanı sıra muhalifler zaman zaman drone saldırıları da gerçekleştirmektedir. Esasında bombalı araç saldırıları Suriye’de en çok DAİŞ tarafından kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra YPG’nin de bombalı araç saldırıları gerçekleştirdiği olmuştur. Muhaliflerin arasında ise bombalı araç saldırılarını Şam’ın Fetih Cephesi, Türkistan İslam Cemaati, Cund ul-Aksa (artık SFC’ye bağlı), Ahrar uş Şam, Ceys ul-İslam gibi gruplar kullanmaktadır. Bir araç’ın içerisine yerleştirilen yoğun miktardaki patlayıcılar, düşman unsurların arasına vardığında patlatılmaktadır. Patlama’nın etkisi hava saldırılarına benzer bir düzeydedir. Bombalı araç saldırılarının hedefe varmadan önce vurulup patlamasını önlemek için genellikle zırhlı araçlar kullanılmaktadır. Tank ve zırhlı araçların yanı sıra diğer araçlara da zırhlar monte edilmektedir. Fakat istisnai durumda olsa da zırhsız araçlarında kullanıldığı görülmektedir. Genellikle zırhlı araçların zırhına ilaveten ekstra zırhlar monte edilmektedir. Ve özellikle ön cephelerine monte edilen demir ağlarla gelen füzeleri araç’a temas etmeden patlamasını sağlamaktadır. Bombalı araçları durdurmak çok zor olsa da açık alanda YPG ve ÖSO birleşenleri DAİŞ’e karşı bu yönde etkili metotlar geliştirebilmişlerdir. Bununla beraber hedefe varmadan önce hava saldırısı ile patlatılan bombalı araçlarda olmuştur. Bombalı araçların ezici coğunluğu istişhad – intihar eylemidir. Araçları düşman unsurların arasına süren savaşçılar hedeflerine vardıklarında kendileri ile beraber araç’ı patlatmaktadırlar. Ender olarak rastlansa da sürücünün araçtan atladıktan sonra aracın uzaktan kumanda ile patlatıldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra Ahrar uş-Şam ve Ceys ul-İslam’ın kullandıkları bombalı araçlar uzaktan kumanda ile sürücüsüz kullanılan araçlardır. Rejim’in ve Rusya’nın hava saldırılarına karşı Suriyeli muhaliflerin kullandıkları bombalı araç saldırıların yanı sıra ayrıca kullandıkları drone saldırıları da bulunmaktadır. Son zamanlarda artan drone videolarıyla beraber ayrıca bu dronlara monte edilen küçük bombalar ile rejim yanlısı milislere karşı ufak hava saldırıları gerçekleştirilmektedir. Bu hava saldırıların fiziki etkileri çok büyük olmasa da psikolojik etkisi büyüktür. Normalde havadan saldırı beklemeyen rejim yanlısı milisler için önemli bir değişikliktir. Bu drone saldırılarına karşı rejim yanlısı milislerin yüksek binaların arasına ağlar kurduğu ve yine rejim unsurlarının cephe hatlarına monte ettiği jammerlarla (sinyal bozucu)  drone saldırılarını etkisizleştirmeye çalıştığı görülmektedir.. Muhalifler tarafından kullanılan drone saldırıları genellikle gizli tutulmaya çalışılmaktadır fakat Cund ul-Aksa’nın yayınladığı drone saldırısı videosu bulunmaktadır:
Basında Şam Fetih Cephesi (Cebhetu Feth’uş Şam – ŞFC)
Arap Basınından Seçmeler / Suriye Gündemi 28 Temmuz’da el-Nusra lideri Ebu Muhammed El-Culani’nin açıklamasıyla beraber Suriye’deki El Kaide kolu el-Nusra Cephesi yeni bir evreye girdi. El-Culani, Nusra Cephesi’ni feshederek Şam Fetih Cephesi(Cebhetu Feth’uş Şam – ŞFC)’nin kuruluşunun duyurusunu yaptı. Her ne kadar bu adım bekleniyorduysa da, duyurulan kararın hem uluslararası aktörler hem de yerel aktörlerin üzerinde ciddi bir yankı bulduğu görülüyor. Arap basınının bu açıklamayı değerlendirmesinde değişik tavırlar takındığı anlaşılıyor. Medyanın bir kısmı, bu ilanı olumlu bir adım olarak görüp, bu değişimi sadece isim nezdinde kalmayıp, köklü bir ideolojik evrimin ilk adımı olarak tanımlarken, bazı basın mensupları bu adımın yalnızca isim değişikliğinden ibaret olduğunu öne sürüyor. Kimi yazarlarsa, ‘bu adım Şam Fetih Cephesini daha güçlü kılacaktır’ yorumunu yapıyor. Bu adımı destekleyenler arasında ‘selefi cihadi’ ekol arasındaki önemli isimlerden biri olarak bilinen Ürdünlü Ebu Muhammed El-Makdisi başta geliyor. Makdisi, el-Nusra’nın kararını ‘mücahitlerin içtihatlarına saygı duyarız’ şeklinde yorumlarken, yine kendisi ilandan daha önce böyle bir muhtemel adımın dini mahzuru olmadığını ifade etmişti. Ürdünlü ideolog Makdisi, resmi Twitter hesabında yaptığı başka bir yorumda Şam Fetih Cephesi’ni açık bir şekilde desteklediğini belirtti. Aynı çevrelerde bilenen ve el-Nusra’nın El Kaide bağına öteden beri getirdiği eleştirileriyle tanınan bir başka isim ise, Suriyeli olan Ebu Basir El-Tartusi, bu adımı desteklediğini açıkladı. Tartusi, internet sitesinde yaptığı açıklamada; ‘Şeyh Ebu Muhammed El-Culani’nin Kaide’den ayrılarak Cebhetu Feth’uş Şam’ı kurması ‘geç de olsa, doğru yolda bir adım’ ifadelerini kullandı ve bütün gruplara bu adıma olumlu yaklaşmaları yönünde davette bulundu. Filistinli yazar ve İslami hareketler üzerine uzman bir isim olan Yaser el-Zaatre de aynı görüşü tekrar ederek, bu adımı ‘geç gelmiş ve Suriye devriminin düşmanlarında bir yankı bulmayacak olsa dahi hoş karşılanmaya değer bir adımdır’ şeklinde yorumladı. Öte yandan bazı aktivist ve yazarlar bu adımı tereddütle ve hatta bazıları kuşkuyla karşıladı. El-Cezire yazarı ve İslami Şark Araştırmalar Merkezi başkanı Muhanne El-Hubail ‘Nusra Cephesi ideolojisini değiştirdi mi?’ sorusunu gündeme getirirken, Suudi El-Hayat gazetenin ünlü yazarı Cemal Haşıgci ise; ‘İdlib ve Maaret el-Numan’da Suriyeliler sadece Kaide’ye bağlı olduklarından değil, nahoş ve kaba davranışlarından dolayı onlara –Nusra Cephesi- karşı protesto düzenliyorlar, dünyadan önce insanlarını razı etmeye çalışsınlar’ şeklinde bu adıma eleştiriyle yaklaştı. Muhalif Suriye Cumhuriyet Partisi başkanı Muhammed Sabra’ya göre, Culani’nin açıklaması olumlu değil ve Culani’nin hala Zevahiri’den talimat aldığını gösteriyor. Ünlü Twitter hesabı Muzemcir El-Şam ise bu adımı olumlu olarak değerlendirdi, fakat ‘Kaide’nin isminin Suriye sahasından kaldırmasıyla beraber vesayet mantığının da kaldırılması gereklidir’ ifadelerini kullandı. Muzamcir, yeni kurulan yapıyı devrimin hedeflerinin gerçekleştirilmesi üzere diğer devrimci gruplarla yardımlaşmaya davet etti. El-Nusra’nın kararına yönelik sahadaki muhalif askeri gruplarda da muhtelif yaklaşım ve değerlenmeler söz konusu. Ahrar el-Şam ve Ecnad el-Şam gibi grupların liderleri bu adımı desteklemiş ve olumlu bir adım olarak nitelemişken, Ceyş el-İslam’ın resmi sözcüsü İslam Alluş, bu adımın Suriyelilerin lehine olsa da yeterli olmadığını ve yeni yapının diğer gruplara karşı askeri doktrininin bu ilanla değişmeyeceğini savundu. Şam Fetih Cephesi’nin kuruluş ilanı muhtelif taraflar tarafından farklı farklı değerlendirilmiş olsa da, bu açıklama el-Nusra Cephesi ile ilgili uzun tartışma ve tahminler anlamında adeta bir dönüm noktası oldu. Bu anlamda yeni yapının seyri ve tavrı sadece bu değerlendirmeleri değil, aynı zamanda Suriye devrimin geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip görünüyor.