DEAŞ, Suriye’de etkinlik alanını arttırıyor mu ?
27 Ağustos 2020

Geçtiğimiz günlerde Deyr ez-Zor yakınlarında gerçekleştirilen bir saldırıda Rus General Vyacheslav Gladkih hayatını kaybetti. General rütbesinde bir hedef olması hasebiyle Gladkih’in öldürülmesi gündem olduysa da  Gladkih, Çöl bölgesi (Badiye) diye adlandırılan Orta ve Doğu Suriye’de, DEAŞ tarafından öldürülen Rejim ve Rusya’ya ait 21 rütbeli askeri figürden biriydi.

Baghuz’un YPG tarafından ele geçirilmesi sonrası Suriye’de toprak hakimiyeti kalmayan DEAŞ için “bitti” yorumları yapılırken örgütün aslında yöntem değiştirerek hakimiyet kurmadan daha yoğun ve etkili bir eylemselliği benimsediği gözden kaçtı.

2020 ile birlikte Suriye’deki saldırılarında vites arttıran DEAŞ, gizli hücreleriyle Fırat’ın doğusundaki YPG unsurlarına saldırılarını yoğunlaştırdı. Öte yandan uzunca bir süre Deyr ez-Zor ile Tedmür arasına hapsolan rejim ile çatışmalarında ise cephe hattını genişletti. Badiye merkezli saldırılar nicelik ve nitelik olarak artarken artık sadece Tedmür ve Sukna gibi hücrelerinin bulunduğu dağlık bölgelerde değil Rakka, Hama ve Halep kırsallarında saldırılar düzenleniyor.[1] Badiye ve geniş çevresindeki rejim unsurları daha tahrip edici nokta saldırılara maruz kalmakta. Gregory Waters’a göre Ocak 2019 ile Temmuz 2020 arasında Orta Suriye’de DEAŞ’ın fail olduğu kayıt altına alınan 268 saldırı gerçekleşti ve bu saldırılarda Suriye rejimi ve müttefiklerine bağlı 406 asker/milis hayatını kaybetti.[2] Deyr ez-Zor ve Humus’ta toplam 230’a yakın saldırı gerçekleşirken Hama, Rakka ve Halep’te ekseriyeti can kaybına yol açan 40 saldırı meydana geldi. EYP ve anti-tank roket saldırıları haricinde Irak’ta benzerleri çokça gerçekleştirilmiş olan sahte kontrol noktası kurmak vasıtasıyla gerçekleştirilen pusular DEAŞ’ın bölgedeki saldırılarında önemli yer tutmaktadır. Nisan 2019’de Cebel Bişri’de düzenlenen ve rejime bağlı onlarca özel kuvvet unsurunun öldürüldüğü pusuda da aynı Gladkih’in öldürülmesi hadisesi gibi DEAŞ’ın sonuçları itibariyle “ağır” nitelendirilebilecek saldırılar düzenleyecek kapasitede olduğunu göstermektedir.

Çöl bölgesinin kısmen ormanlık kısmen dağlık ve pek çok mağara içeren coğrafi yapısı Suriye rejimi ve müttefiklerinin operasyon kabiliyetine doğrudan etki etmekte.[3] Buna ek olarak DEAŞ’ın yerel unsurlar ile bağlarını güçlendirme arzusu göz önünde bulundurulmalı. Son dönemde Irak’tan başlayarak önceki dönemler kendisi ile husumetli yerel Sünni unsurlarla diyalog ve iş birliği çabasında olan örgütün, Suriye’de de yerele ulaşma çabası bilinmektedir. 2019 ve öncesi dönemde DEAŞ hakimiyetinde olan Suriye’deki idari bölgelere atanan  yabancı (Suriyeli olmayan) yöneticiler ve Şueytat aşiretine karşı girişilen katliamlar yerel unsurlar ile DEAŞ arasında mesafeye yol açmıştı. Örgütün yerel unsurlara ulaşma siyasetinin Suriye’de meyve vermiş olması oldukça olası. Zira gerçekleştirilen nokta saldırılar ve yüksek tahribat oranları söz konusu saldırılarda güçlü bir yerel istihbarat ve işbirliği ihtimalini işaret etmekte. Suriye tecrübesinde yabancı unsurlara bel bağlayan ve genel olarak Suriyeli sivil kitleden yeterli destek bulamayan örgüt için olası bir yerel destek orta ve uzun vade için oldukça değerlidir. Bölgenin mukim unsurlarından sağlanan istihbarat ile nitelik olarak çok daha üst düzey saldırıları yüksek başarı oranı ile gerçekleştirmek mümkün. Zirve dönemlerinde elde edemediği yerel desteği sağlarsa DEAŞ’ın bölgede sürekli kendini yenileyen bir damara sahip olacağını da söyleyebiliriz. Yerel unsurların entegre edildiği bir yapı Irak’ta olduğu gibi daha köklü ve sürekli hale gelebilir. Yerel istihbarat gücüyle beslenen bir zemin ileride daha büyük, kitlesel desteklere gebe olacaktır.

Bu ihtimali destekleyen bir iddia ise bölgedeki DEAŞ yapılanmasının başında, 2013’te rejim ordusundan firar eden, gerçek adı bilinmemekle birlikte Ebu Abdallah başta olmak üzere çeşitli künyelerle bilinen Suriyeli eski bir askerin olduğuna dairdir. Rejim güçleri DEAŞ’ın uzun menzilli silahlarla ya da EYP’lerle oluşturabileceği tehditlere dair ciddi bir koruması olmayan askeri konvoylar ile bölgede anti-terör faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bu faaliyetlerde zaten DEAŞ tarafından geri çekilmek suretiyle boşaltılan köy, mezra ve binaları “temizledikten” sonra atılan sözde devriyelerin ardından askeri unsurlar birliklerine dönerken faaliyet bölgelerine geri dönecek DEAŞ hücreleri tekrar ev sahipliği yapmaktadır. Esed rejiminin insan kaynağı ve maddi kaynakları zaten kısıtlıyken ve DEAŞ ile mücadeledeki yetersizliği çeşitli seferler kanıtlanmışken bir dönem rejim saflarında çarpışmış bir figürün DEAŞ içerisindeki varlığı örgütün rejime karşı hamlelerinde başarı oranının daha da artmasına sebep olabilir. Bu senaryonun tıpatıp aynısını Irak’ta eski Baas subayı yeni DEAŞ komutanı figürlerinde görmüştük. İlaveten Badiye’nin doğu kesimlerinde Fırat boyunca var olan ormanlık araziler ve çöl bölgesinde saklanmaya uygun yüzlerce mağara bölgeyi DEAŞ’ın saldırılarına ve saldırı sonrası dağlık alana geri çekilmelerine imkan sağlamaktadır. Suriye’nin genelinde coğrafya “gerilla” tarzı çatışmaya uygun değilken Badiye bölgesi bu açıdan da DEAŞ lehine istisna konumundadır. DEAŞ’ın sahip olduğu coğrafi avantaja dair projeksiyon için örgütün sınırın öteki tarafında Anbar’daki sürekli varlığı buna net bir örnektir.

Rejim ordusunun yetersizliği ve DEAŞ’ın yavaşça canlanması

Şubat ayında Rus kuvvetlerinin Cebel Bişri bölgesinde DEAŞ’a karşı rejim yanında operasyonlara katılmasını rejimin DEAŞ karşıtı harekattaki yetersizliği olarak okumak mümkündür. Bir süredir rejim ordusunu yeniden yapılandırmaya çalışan Rusya’nın bu hamlesindeki amacının orta vadede daha işlevsel ve Rus postalına daha az ihtiyaç duyan bir Baas askeri gücü istemesidir. Zira Rus hava desteği olmadan neredeyse hiçbir cephede etkinlik gösteremeyen, kimi cephelerde Rus kara gücüne de ihtiyaç duyan rejim ordusu Moskova için Suriye’nin sürekli yeni maliyetler çıkaran bir sorun olarak varlığını sürdürmesi anlamına gelmektedir. Rejimin yediği her baskın, her pusu Moskova’ya ek maliyet anlamına gelirken DEAŞ’ın  bölgedeki petrol boru hatlarını hedef alması gibi doğrudan ticari kaynaklara saldırılar da yaşanmaktadır. Rejim ordusunun işlevsiz yapısı ya Rusya’nın orduyu yenileme hamlesinde vites arttırıp hızlanmasına ya da sazı kendi eline almasına yol açacaktır.

Charles Lister “yavaşça canlanma” olarak nitelendirdiği DEAŞ hareketliliğini Suriye’de şiddetin devamını sağlayan dinamiklerin ve rejimin şiddetli olarak yaşadığı personel sıkıntısının neredeyse garantili bir sonucu olarak yorumlamaktadır.[4] Rejimin kapasitesi ve ülkede iç savaşın başlamasına yol açan sosyo-ekonomik olguların halen var olması elbette DEAŞ başta olmak üzere çeşitli aktörlerin kendilerine alan bulmasına sebep vermektedir. Buna ek olarak DEAŞ’ın kendi imkanları da örgütün elini ekstra güçlendirmektedir. Hücre yapılanması ve güçlü yerel istihbarat ile eskisine nazaran çok daha etkili saldırılar düzenleyen örgüt, maddi açıdan da çok zorluk çekmiyor olabilir. Örgütün toprak hakimiyeti süreci tepetaklak olurken başta Rakka olmak üzere idari merkezlerdeki milyonlarca doları Elbu Kemal başta olmak üzere Irak-Suriye sınırındaki kırsal alanlara kaçırdığı iddiaları oldukça güçlü.[5] Toprak hakimiyetinin sona ermesi örgütün elde ettiği vergi gelirlerini doğrudan sekteye uğratsa da yönetim maliyeti kaleminin ortadan kalkması sonucunu da ortaya çıkarmıştır. Hem militan sayısı azalan hem de idare ettiği alanların kaybıyla yönetim maliyeti azalan örgüt elindeki yüklü nakdi kaynaklar, kaçakçılık, fidye ve haraç gelirleriyle nokta hedef gözet vur-kaç stratejisini uzunca bir süre devam ettirebilir. Yavaş ve derinden bir şekilde kök salmaya çalışan örgüt bunda başarılı olursa bölgeden tamamen silinmesi hiç olmadığı kadar zahmetli hale gelecektir. Irak tecrübesinde Zerkavi sonrası dönemde yerel unsurları bünyesine entegre eden ve Iraklılaşan örgütün aradan geçen 14 sene ve kanlı çatışmalar sonrası hala Irak toplumunda karşılık bulabilmesi unutulmamalıdır. Örgüt faal olduğu ülkenin sosyo-ekonomik gerçekliğinde kendisine bir alan açarsa bölgeden çıkarılması çok daha meşakkatli bir hal alabilir. Bu ihtimal ise bölgenin dış müdahaleye açık ve istikrarsız durumunu güçlendirecektir.

 

[1] https://cgpolicy.org/articles/strengthening-and-expanding-isis-central-syria-campaign/ , Erişim Tarihi: 23 Ağustos 2020.

[2] https://cgpolicy.org/articles/strengthening-and-expanding-isis-central-syria-campaign/, Erişim Tarihi: 23 Ağustos 2020.

[3] https://epc.ae/brief/the-resurgence-of-isis-in-syria-is-it-possible , Erişim Tarihi: 23 Ağustos 2020.

[4] https://www.mei.edu/blog/isiss-dramatic-escalation-syria-and-iraq , Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2020.

[5] https://cgpolicy.org/articles/isis-in-syria-a-deadly-new-focus/ , Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2020.