Rejim saflarının yumuşak karnı: Dera
26 Ocak 2021

Dera, halk ayaklanmasındaki ilk gösterilerin yapıldığı şehir olması ve yıllarca muhalif gruplar tarafından kontrol edilmesi nedeniyle Suriye muhalefeti ile özdeşleşen bir eyalet olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak 2018’in Temmuz’unda Dera şehir merkezinin Rusya ile  muhalifler arasındaki anlaşmasıyla rejim kontrolüne girmesiyle, Dera da muhalefetin hakimiyetini yitirdiği şehirler arasında kendine yer buldu. Ancak Dera’da diğer kentlerden farklı olarak gerçekleştirilen bir uzlaşının olması, muhalif grupların hafif silahlarıyla de facto bir özerk yapı gibi hareket etmesi ve ayrıca rejim nüfuzunun siyaseten de en zayıf kaldığı kentlerden biri olması nedeniyle, rejim bölgede tam kontrol sağlayamadı.

Dera’da bir Rus projesi olarak eski Özgür Suriye Ordusu mensuplarının toplandığı 5.  Kolordu ile direk rejime bağlı güçler arasında ilk dönemden beri bir sürtüşme ve çatışma ortamı mevcuttu.

Bunun da ötesinde Dera ve çevresinde; rejim, uzlaşmacı muhalifleri, uzlaşma karşıtı yer altı muhalifler, uzlaşmacı muhalifleri ve rejimi son olarak uzlaşmacı muhalifler de rejimi hedef alarak bölgede kaosu büyütmeye devam ediyor. 2018’den bu yana süren bu çatışma ortamı, özellikle bölgede gerçekleştirilen suikastlar ile kendini gösterdi. Özellikle Halkın Direnişi Grubu gibi muhalif yeraltı yapıları, gerçekleştirdikleri saldırılarla dikkatleri üzerine toplamıştı. Son dönemde 4. Tümen’in Dera & Tafas bölgesine askeri takviye gerçekleştirerek bölgeyi ele geçirmek ve 5. Kolordu hakimiyetini sonlandırmak istemesinden kaynaklı olarak da çatışmaların yaşandığı aktarıldı.

Yukarıdaki haritada da görüldüğü üzere Dera’nın birçok bölgesinde rejimin farklı kurumları ve unsurları hakim konumdadır. Ancak bazı bölgelerde de hala rejime muhalif ve Moskova’nın inisiyatifi ile uzlaşmacı olmuş gruplar bulunmaktadır. Bu grupların kontrolünde birçok bölgede olduğu gibi Tafas, Muzayrip ve Yaduda gibi bölgeler dikkat çekmektedir.

Rejim kısa ve orta vadede egemenliğine bir tehdit unsuru olarak gördüğü bu yapıları ortadan kaldırmak ve bölgede tam hakimiyet sağlamak istemektedir. Bunun yanında bölgedeki gruplar üzerinde Rusya’nın var olan inisiyatifi ve bölge güvenliği ile İsrail’in yakından ilgisi konuyu daha da önemli kılmaktadır. Bunun yanında söz konusu eski muhalif örgütlerin geçmiş dönemde Ürdün, ABD ve Körfez ülkeleriyle olan ilişkileri de göz önüne alındığında istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir bölge hüviyetini korumaya devam ettiği görülmektedir. Aralık 2018’in sonunda Nusra Cephesinin kurucularından El Kaide yanlısı Ebu Cüleybib’in Dera’da rejim tarafından öldürüldüğü de akılda tutulduğunda Dera’nın kozmopolit ve kaotik ortamı berrak bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Bu  nedenlerden ötürü rejim unsurlarından müteşekkil 4. Tümen’in 5. Kolordu ve eski muhalif örgütlenmelerle arasında ortaya çıkan son çatışmaların seyrini kestirmek oldukça güç olsa da geçmiş dönemde olduğu gibi Rusya’nın arabuluculuk gerçekleştirmesinin gerçekçi bir beklenti olduğunu ifade etmek gerekir.

Bununla beraber Dera bölgesinde uzlaşı anlaşmalarına rağmen yaşanan sorunlar ve Esed rejimin uzlaşı anlaşmalarına sadık kalmayışı, Suriye’nin geneli için de önemli veriler sunmaktadır. Nitekim Suriye’de olası siyasal çözüm tartışmaları ve bunun gerçekleşmesi durumunda askeri yapıların yeniden düzenlenmesi için Rusya tarafından önerilen 5. Kolordu modelinin sorunlu olduğu ve çalışmadığı görülmektedir. Dera bölgesinde yaşanan çatışmalar ve rejim tarafındaki milis güçlerin resmi ordu gücü haline gelen eski ÖSO’culardan daha fazla korunaklıdır ve rejim tarafından benimsenmektedir. Suriye’de toplumsal barışın sağlanmasının birkaç göreceli makyaj unsuru ile olmasının mümkün olmadığını ve Suriye’deki sorunu çözmek için kapsamlı bir siyasal geçişe ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Rusya tarafından savunulan anayasa değişikliği ve uzlaşı anlaşmalarıyla sorunların çözülebileceği varsayımının doğru olmadığı Dera örneğinde görülmektedir.

 

Kutluhan Görücü ve Ömer Özkizilcik