Bir Devrin Sonu: Dabık’ın Düşüşü
18 Ekim 2016

Analiz-Haber / Suriye Gündemi

Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 24 Ağustos 2016 tarihinde başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu, aradan geçen yaklaşık 2 ayın sonunda, Türkiye sınırı boyunca geniş bir alanın TSK destekli ÖSO grupları tarafından ele geçirilmesiyle sonuçlandı. İlk aşamada Cerablus ve çevresini, ardından el-Rai’den başlamak üzere doğu sınır boyunu, ardındansa el-Rai’nin güneyi ve güney batısını hedef alan operasyon, 16 Ekim’e gelindiğinde Dabık’ın ele geçirilmesiyle yeni bir aşamaya girdi.

IŞİD’in çok büyük anlamlar yüklediği ve örgüt için özellikle psikolojik açıdan önemli olan bu kasabayı, TSK destekli muhaliflerin ele geçirmesi, örgüte moral açısından büyük bir darbe vurdu. Türk yetkililerinin operasyonun hedefi olarak belirttiği el-Bab şehrine giden yolda önemli bir bölge olan Kuveyk Ovası, 17 Ekim itibariyle büyük oranda TSK destekli muhaliflerin kontrolüne girdi. Mare ve el-Rai arasından Azez’e kadar uzanan bir derinlikte IŞİD’in sahip olduğu hakimiyet alanı, el-Bab’a uzanan yolda, Fırat Kalkanı Operasyonu açısından önemli bir dezavantaj oluşturuyordu. Burada yer alan Dabık’ın muhaliflerce ele geçirilmesi, sembolik anlamdaki önemi bir tarafa, askeri anlamda da TSK destekli muhalifler için önemli bir avantaj sağladı.

 

Dabık’ın Düşüşü

Eylül’ün ikinci yarısında TSK desteğiyle muhaliflerin IŞİD’i Türkiye sınırından bütünüyle çıkarmasının ardından Fırat Kalkanı Operasyonu’nun üçüncü aşamasının başlatılacağı öğrenildi. Operasyonun üçüncü aşaması kapsamında Dabık’ın hedef alınacağı ve el-Bab yolunun açılacağı duyuruldu. Ancak operasyonun ilk aşaması TSK ve muhalifler açısından zorlu bir biçimde başladı.

Muhaliflerin 19 Eylül’e kadar ele geçirdiği yaklaşık 10 köye karşı, IŞİD karşı saldırı ve ani baskınlarla karşılık verdi ve 23 Eylül itibariyle 20’den fazla köyü geri almayı başardı. Bu aşamada operasyon bir süreliğine duraksarken, IŞİD’in karşı saldırısı kısmen püskürtülebildi. Bundan sonra TSK’nın taktiksel anlamda ilerleyişte farklı yöntemler uygulamaya başladığı görüldü. Daha önce muhaliflerin sıklıkla yeni ele geçirdikleri bölgeleri IŞİD’in ani baskınları karşısında tutamamaları göz önünde bulundurularak, yeni ele geçirilen yerlerde IŞİD karşı saldırılarına karşı IŞİD’in kendi taktiği kısmen uygulandı. IŞİD’in ani geri çekilme ve saldırı taktiği, yakın hava desteği ve tuzaklara karşı muhaliflerin dikkatli ilerleyişi karşısında bir dezavantaja dönüştü.

Bu aşamadan sonra 2 Ekim’de muhalifler yeni bir saldırı dalgası başlattı. Türkmenbarı, Boztepe ve Hurdana’nın ele geçirildiği saldırı, IŞİD’e karşı gerçekleştirilen en önemli ilerlemelerden biri oldu. 5 Ekim’deyse Ahtarin’e ulaşılarak 4 köy ele geçirildi. Bir gün sonra ise Ahtarin de tamamen ele geçirilerek Dabık doğudan kuşatılmaya başlandı. Dabık’ın el-Bab’a giden ikmal yolunun bu şekilde kapatılmasıyla IŞİD’in Kuveyk Ovası’ndaki hakimiyet bölgesi kuşatılmaya başlandı. Bu aşamada, 9 Ekim günü Mare-Ahtarin arasındaki bölge, Fırat Kalkanı’na bağlı gruplarca askeri bölge ilan edildi.

9 Ekim’de Mare-Ahtarin arasında kalan bölgeye yönelik saldırıya geçen muhalifler, kuzey hatta 7 köyü ele geçirdi. 10 Ekim’deyse bölgedeki en önemli yerleşim yeri olan Suran’a kadar olan bütün köyler IŞİD’den alındı ve İhtamlat’a saldırıldı. Yaklaşık bir hafta sonra, 16 Ekim’deyse, Suran’la Dabık ele geçirildi ve Mare-Ahtarin arası kapatıldı. Böylece Azez-den Cerablus’a kadar derinliği oldukça geniş bir hat, ele geçirilmiş oldu ve el-Bab şehrine giden yol açıldı. 17 Ekim günü de ilerleyiş sürdü ve TSK destekli muhalifler daha güneydeki Guz ve Ak Burhan köylerine girdi.


Yakınlaştırmak İçin Tıklayın

Dabık Sonrası

Sanılanın aksine bölgede stratejik anlamda çok büyük bir değeri olmamasına karşın, sembolik açıdan oldukça önemli bir yerleşim yeri olan Dabık, IŞİD’in muhtemel çözülüşünün en önemli göstergelerinden biri oldu. Örgütün sempatizanlarına yönelik meşruiyet sağlama aracı olarak yer yer kullanılan ve moral açısından ciddi bir motivasyon kaynağı olan Dabık’ın, artık kaybedilmiş olması, bundan sonra ideolojik motivasyonu yüksek örgüt mensuplarında önemli bir hayal kırıklığına sebep olabilir. Bu gelişme, örgüt içerisinde muhtemel bölünme ve parçalanma eğilimlerini artırabilecekken, IŞİD’in hakimiyet bölgelerinden geri çekilmesi sürecini de hızlandırabilir.

Dabık’ın ötesinde, Azez’de daha önce sıkışmış muhaliflerin, bugün TSK desteğiyle Cerablus’a kadar geniş bir alanda hakimiyet alanı oluşturması, bölgedeki denklemi yeniden değiştirmişe benziyor. Bundan sonra el-Bab şehrine yönelik YPG-SDG, rejim ve TSK destekli muhalifler arasında bir yarış başlayabilir. Hali hazırda önemli bir başarı yakalayan Fırat Kalkanı Operasyonu’nun el-Bab şehrine yönelmesi önünde gerek coğrafi, gerekse askeri anlamda –IŞİD anlamında- çok büyük bir engel bulunmuyor.

Daha önceki analizimizde belirttiğimiz gibi, operasyonun üçüncü ayağında, el-Rai’den el-Bab’a ilerlenmesinin aksine, içerisinde Dabık’ın da yer aldığı Kuveyk Ovası’na doğru ilerlendiği ve Mare-el-Rai arasının kapatıldığı görülüyor. Bundan sonra el-Bab’a yönelik ilerleyişte, askeri anlamdaki iradeden öte, uluslararası konjonktür de göz önünde bulundurulduğunda, siyasi iradenin belirleyici olacağı düşünülüyor. IŞİD’inse bu aşamada el-Bab şehri içerisinde bir direnişe hazırlandığı yönünde iddialar mevcut. Buna karşın iyice çöküş sürecine giren örgütün, bu şekilde ilerleyen Fırat Kalkanı Operasyonu karşısında tutunması zor görünüyor. Yine aynı şekilde, IŞİD’in özellikle Irak’ta başlatılan Musul Operasyonu’yla da ciddi bir saldırı altında olduğu göz önünde bulundurulursa, tablo örgüt için daha zor bir hal alıyor.